MEDYA ETİK KURULU KAZA HABERLERİNDE UYULMASI GEREKLİ ETİK KURALLARA DİKKAT ÇEKTİ

10 Mart 2022                                                                              

Medya Etik Kurulu (MEK),  “Sarsıcı durumlarla ilgili üzüntü, sıkıntı, tehlike, yıkım, felaket ya da şok halindeki insanlar söz konusu olduğunda, gazetecilerin olaya yaklaşımı ve araştırması insani olunmalı ve gizliliklere uyularak duygu sömürüsünden kaçınılmalı” şeklindeki meslek ilkesine dikkat çekti.

Kaza ve cinayet haberlerinde kan ve şiddet unsurları içeren fotoğraf ve görüntüler yayımlanmamasının esas olduğunu anımsatan MEK, hedef kitlelere erken ulaşma veya daha çok etki yaratmak amacıyla sunulan görüntülerin, kişi ve kitleler üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini belirtti.

Medya Etik Kurulu gerçekleştirdiği olağan toplantısında yapılan şikayetleri değerlendirdi.

Yapılan şikayetlerde, özellikle internet üzerinden, trafik kazalarıyla ilgili canlı yayınlarda olay yerinin en ince ayrıntılarının yansıtıldığı, kaza mağdurlarının görüntülerinin aktarıldığı, aileler polis tarafından bilgilendirilmeden,  olay hakkında doğrulanmamış bilgiler sunulduğu, kaza konusunda önyargılı suçlamalarda bulunulduğu, yargısız infaz yapıldığı konuları üzerinde duruldu.

MEK bu konularda etik kuralların uygulanmasının önemine dikkat çekerek, masumiyet karinesine uyulmasının esas olduğunu vurguladı.

MEK açıklamasında, gazetecilerin asli görevlerinin gerçeğin peşine düşerek toplumu en doğru şekilde bilgilendirmek olduğu, ayrıca sansasyondan kaçınarak masum insanlara zarar verilmemesi gerektiği de anımsatıldı.

Medya Etik Kurulu

Paylaş

Basın Açıklaması

17 Eylül 2021

Nefret Dili

Medya Etik Kurulu, yaptığı son toplantısında KUİR-Kıbrıs Derneği’nin şikayetini değerlendirerek, Kıbrıs Türk Eğitimciler Sendikası (Kıb-Tes) Başkanı Himmet Turgut tarafından yapılan basın açıklamasının olduğu şekliyle haberleştirilip yayınlanmasını kınama kararı aldı.

Medya Etik Kurulu, LGBTİ bireyler ve LGBTİ bireylere destek verenlerin katılımıyla gerçekleştirilen ve her yıl dünyanın çeşitli ülkelerinde cinsel kimlik farklılıklarına ilişkin farkındalık yaratmak amacıyla düzenlenen etkinlikler kapsamında, Lefkoşa’da da izinli olarak gerçekleştirilen Onur Yürüyüşü’ne ilişkin eleştiri sınırını aşan, provokasyon ve nefret söylemi içeren basın bildirisinin hiç değiştirilmeden haberleştirilip, kullanıldığına dikkat çekti.

Söz konusu bildiride bazı cinsel kimliklerin Helenizm ve Siyonizm ile ilişkilendirilerek, “sapkınlar, genç dimağları zehirleyenler, hastalık yayanlar” gibi ifadelerin kullanıldığı basın bildirisinin Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin 15., 16. ve 21. maddelerine aykırı olduğunun altı çizildi.

Medya Etik Kurulu, Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin 15. maddesi kapsamında yer alan “gazeteci, şiddeti haklı gösteren, özendiren, kışkırtan, nefret ve düşmanlığı körükleyen nitelikte yayın yapmamalıdır” ilkesi, 16. maddesi kapsamında, “ırka, milliyete, etnik kökene, cinsel kimliğe, cinsel yönelime, dile, dine ve mezhebe yönelik ayrımcılığı teşvik edecek yayın yapmamalıdır” ilkesi ve 21. maddesi kapsamında yer alan, “gazeteci, kişi ve kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde aşağılayan, hakaret içeren ifadeler kullanmamalıdır” ilkesine doğrudan aykırı yayın yapıldığına işaret etti.

Kurul ayrıca, özellikle devlet kurumlarının bu ilkelere uyulması konusuna özen göstermeleri ve haber dili konusunda hassas davranmaları gerektiğini vurguladı.

MEDYA ETİK KURULU MESLEK İLKELERİNE DİKKAT ÇEKTİ

16 Eylül 2021

Medya Etik Kurulu, gazetecilerin haberlerinde teyit edilmiş bilgileri yansıtmaları, masumiyet karinesine özen göstermeleri, hasta haklarına saygı göstermeleri, nefret söylemlerinden kaçınmaları yönündeki bazı meslek ilkelerine uymaları gerektiğine dikkat çekti.

Kıbrıs Tük Tabipleri Birliği’nin bir doktor hakkında herhangi bir suç duyurusu, şikayet veya soruşturma olmamasına karşın, açık isminin ve resminin yayımlanarak onurunun zedelendiği ve mesleki itibarının olumsuz yönde etkilendiği şeklindeki şikayetini değerlendiren MEK, haberlerde karşı tarafın görüşlerine yer verilmesinin önemine işaret etti.

Medya Etik Kurulu, gazetecilerin, habere konu olan kişileri aramaları, onlara haberdeki iddialara cevap verme fırsatı tanımaları, haberde sözü edilen bireyler, kurumlar ve yerler hakkında teyit edebildiği bilgiyi doğru ve ayrıntılı bir şekilde aktarmak konusunda dikkatli davranmaları gerektiğini kaydetti.

HASTALAR KAZALAR
Hastalar ve trafik kazalarıyla ilgili haberler konusundaki şikayetleri de değerlendiren Medya Etik Kurulu, hastanelerde görev yapan, bilgi ve görüntü almaya çalışan gazetecilerin, “yetkili kişinin ve hastanın (onun izin veremeyecek durumda olması durumunda yakınının veya çocuksa vasisinin ) izni olmaksızın, hastane ve benzeri kurumlarda hiçbir ses ve görüntü almaması, buna aykırı hareket edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Kaza ve cinayet haberlerinde kan ve şiddet unsurları içeren fotoğraf ve görüntüler yayımlanmamasının esas olduğu anımsatıldı.

“Sarsıcı durumlarla ilgili üzüntü, sıkıntı, tehlike, yıkım, felaket ya da şok halindeki insanlar söz konusu olduğunda, gazetecinin olaya yaklaşımı ve araştırması insani olmalı ve gizliliklere uyularak duygu sömüründen kaçınılmalı” şeklindeki meslek ilkesine de dikkat çekildi.

Gazetecilerin asli görevlerinin gerçeğin peşine düşerek toplumu en doğru şekilde bilgilendirmek olduğu, ancak sansasyondan kaçınarak zarar vermekten vermemeleri gerektiğine de vurgu yapıldı.

SOSYAL MEDYA

Medya Etik Kurulu, Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin internet siteleri için de geçerli olduğunu anımsattı.

Sosyal Medyada yayımlanan görüşlerle ilgili olarak da gazeteci kimliklerinin ve sorumluluklarının unutulmaması gerektiğini kaydeden Medya Etik Kurulu, kişilerin hedef gösterilmemesinin önemini vurguladı.

BASIN AÇIKLAMASI

2 Nisan 2021

MEDYA ETİK KURULU ÇOCUK İSTİSMARI HABERLERİ NEDENİYLE BAZI BASIN ORGANLARINI UYARDI

Medya Etik Kurulu, 25 Mart tarihli ve onu izleyen günlerde mahkemeye yansıyan çocuk istismarı ile ilgili bir konunun, internet mecrasında yayın yapan gazeteler başta olmak üzere bazı yayın organları tarafından Gazetecilik Meslek İlkeleri göz önünde tutulmadan haberleştirilerek yayınlanması nedeniyle bazı yayın kuruluşlarını uyarma ihtiyacını duydu.

Medya Etik Kurulu açıklamasında, söz konusu istismar haberinin bazı basın yayın organları tarafından özellikle Gazetecilik Meslek İlkelerinin 7. Maddesi olan “Cinsel dokunulmazlığa, kadın ve çocuk istismarına ilişkin suçlarda, mağdurun açık ismi ve fotoğrafları yayımlanmamalı; kimliğini ortaya çıkaracak yayınlardan kaçınılmalıdır” ilkesini açıkça ihlal ettiği vurgulandı. Kurul açıklamasında, olaya konu genç kızın açık ismi verilmemekle birlikte, isminin baş harfleri, yaşadığı bölge ve akraba profili yansıtılarak kimliğini ortaya çıkaracak türden haberler yapıldığına dikkat çekildi.

Konuya ilişkin haberlerde kullanılan dilin hassasiyetten uzak olduğu, eyleme ilişkin detay içerdiği de kaydedilen Kurul açıklamasında, istismar, tecavüz ve intihar haberlerinin yayınlanmasında hassas davranılmasının önemine dikkat çekilerek, bunun meslek etiğinin bir gereği olduğu vurgulandı.

Öte yandan, söz konusu çocuk istismarına ilişkin bu haberin, birçok yayın kuruluşu tarafından kaynak belirtilmeksizin doğrudan veya geliştirilerek kopya edildiğinin de altı çizilen haberde Gazetecilik Meslek İlkelerinin “Gazeteci, haber ajanslarından veya başka medya kuruluşlarından alarak doğrudan kullandığı veya geliştirdiği haberlerde kaynak belirtmelidir” şeklindeki 17. maddesinin de ihlal edildiği kaydedildi.

Medya Etik Kurulu’ndan yapılan açıklamada, Kurul üyelerinin tespiti neticesinde yapılan taramada ilgili konuda Gazetda, Yeni Bakış, Gündem Kıbrıs, Gıynık, Diyalog gazetelerinin haberi ele alış biçiminin gazetecilik meslek ilkelerini ihlal ettiğinin saptandığı bu nedenle söz konusu gazetelerin uyarılmasına karar verildiği belirtildi. İnternet mecrasında yayın yapan gazete sayısının gün geçtikçe arttığı ifade edilen açıklamada, gerek hızlı haber yapmak, gerekse okur oranını artırmak amacıyla meslek ilkelerini göz ardı eder nitelikte haberlerden kaçınılması yönünde MEK basın yayın organlarına bir kez daha çağrıda bulundu.

MEDYA ETİK KURULU

MEDYA ETİK KURULU KIBRIS TV’Yİ KINADI

27 Şubat 2021

Medya Etik Kurulu (MEK), 23 Şubat 2021 tarihinde Kıbrıs Medya Grubu’na bağlı Kıbrıs TV’de yayınlanan Haluk Yerli ile Sabah Sabah Programı’na katılan yayın kuruluşunun yöneticisi Nur Nadir tarafından çeşitli basın kuruluşlarını ve gazetecileri hedef alan, suçlayıcı ve hakaret içeren yorumların Gazetecilik Meslek İlkeleri’ne aykırı olması nedeniyle Kıbrıs TV’nin kınanmasına karar verdi.

MEK tarafından yapılan açıklamada, söz konusu canlı yayında Kıbrıs Medya Grubu Kurucu Başkan Yardımcısı Nur Nadir’in basın etiğiyle bağdaşmayan bir şekilde bazı yayın organlarını ve gazetecileri yaftalayarak Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin “Gazeteci, kişi ve kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde aşağılayan, hakaret içeren ifadeler kullanmamalıdır” şeklindeki 21. maddesini ihlal ettiği belirtildi.

Öte yandan, aynı yayında bir gazetecinin açık adı verilmek suretiyle kişisel bilgilerinin paylaşılması ve şahsa yönelik hakaret içeren sözler sarf edilmesinin yine gazetecilik meslek ilkelerinin 21. maddesi yanı sıra “Özel yaşamın gizliliği esastır. Üstün bir kamu yararı olmadıkça veya kişinin rızası alınmadıkça özel yaşamın gizliliğini ihlal eden habercilik yapılmamalıdır” şeklindeki 22. maddesinin ihlal edildiği saptandı.

Medya Etik Kurulu tarafından yapılan açıklamada, kamuyu bilgilendirmek, gerçekleri nesnel bir biçimde aktarmakla yükümlü yayın kuruluşlarının, medya patronlarınca kişisel amaçlarla hedefinden saptırılması, söz konusu eyleme gazetecilerin alet edilmesi ve diğer basın emekçilerinin hedef gösterilmesi nedeniyle duyulan rahatsızlığa da vurgu yapıldı.

MEDYA ETİK KURULU BASIN AÇIKLAMASI

16 Şubat 2021

Nefret Dili

Medyamızda şiddete teşvik ve nefret dili giderek daha yoğun bir oranda kullanılmaya başladı. Özellikle firar eden Aleksander Satlaev’in yakalanmasından sonra bazı medya mecralarında kullanılan dilin birçok kişinin Medya Etik Kurulu’na (MEK) şikâyette bulunmasına yol açmıştır.

Bunu göz önünde tutan MEK, bu konuyla ilgili gazetecilik meslek etik kurallarını tüm meslektaşlarımıza anımsatmak gereğini duymuştur:
Gazetecilerin asli görevleri, gerçeğin peşine düşerek toplumu en doğru şekilde bilgilendirmek, sansasyondan kaçınarak kişilere zarar vermekten kaçınmaktır.
Gazeteci, demokratik değerlere ve insan haklarına aykırı yayın yapmamayı prensip edinmelidir.

Yayımlanan haber, görüş ve yorumlarda, bir insanın davranışının veya işlediği suçun, haber konusu olayla doğrudan ilgili olmadıkça, onun ırkından, milliyetinden, dinî veya mezhepsel inancından, cinsiyetinden, cinsel kimliğinden, cinsel yöneliminden, yaşından, engelinden veya başka bir özelliğinden kaynaklandığını ima eden vurgulardan kaçınılmalıdır.

Şiddeti haklı gösteren, özendiren ve kışkırtan, nefret ve düşmanlığı körükleyen nitelikte yayın yapılmaktan kaçınılmalıdır.

Irka, milliyete, etnik kökene, cinsel kimliğe, cinsel yönelime, dile, dine ve mezhebe yönelik ayrımcılığı teşvik edecek yayın yapılmamalıdır.
Gazeteci, elde ettiği bilgileri doğrulatmak için çaba gösterdiğini okura anlatmalıdır.

Gazeteci, kişi ve kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde aşağılayan, hakaret içeren ifadeler kullanmamalıdır.

Özel yaşamın gizliliği esastır. Üstün bir kamu yararı olmadıkça veya kişinin rızası alınmadıkça özel yaşamın gizliliğini ihlâl eden habercilik yapılmamalıdır.
Gazeteci kimliğini taşıyan herkes, gazeteciliğin evrensel ilkelerine uymaya özen göstermelidir.

Demokrasilerde 4. Güç olarak adlandırılan medya en güçlü kültürel iletkenlerdendir. Birincil görevi, kamu yararına dönük, gerçeği ortaya çıkaracak habercilik yapmak olan medyanın zaman zaman bu asli görevinden uzaklaştığı gözlenmektedir. Siyasi erk, sermaye ve başka etkenlerden dolayı, kendi benimsediği, inandığı, kabullendiği veya kabul edilmek durumunda bırakıldığı, karşısında olanları “öteki” olarak gördüğü unsurlara karşı çok tehlikeli bir silah olabilmektedir. Öylesine tehlikeli olur ki toplumsal barışı bozar; insan haklarının ve demokratik yaşam ilkelerinin çiğnenmesine yol açabilir.

Bu yüzden medyanın, medya mensuplarının meslek ilkeleri çerçevesinde hareket etmeleri, evrensel etik ilkelere uygun, sorumluluk bilinciyle ve dikkatli davranmaları kaçınılmazdır.

Medya sorumsuz ve dikkatsiz davranırsa, kişilerin, toplumların, ulusların birbirlerine karşı nefret duygularının ve ırkçılığın üretilmesinin ana kaynağı olur. Bu duyguları besler, artırır ve güçlendirir. Medyanın sorumsuz davranışının bir başka sonucu da “ötekilere” karşı, etik olmayan, hedef göstermeye yönelik üretimler nedeniyle ortaya konulan tutumu meşrulaştırmaktır.

Günümüzde artık “Yeni Medya” denilen, uçsuz bucaksız bir mecra vardır. Bu mecra, çok hızlı, çok etkili, anında karşılık veren, anında hedefe yönelen denetimsiz bir alandır. Bu durumda, “Irkçılık ve nefret” söyleminin yarattığı tehlikenin boyutları kat kat arttı. Nefret söylemi günümüzde en çok bu alanda üretilmekte, çok daha hızlı ve etkin şekilde kitlelere iletilmekte, anında etki tepki yaratmaktadır. Böylece hedef alınan kişi ve toplumların yaşamında yıkıcı sonuçlar doğurabilmektedir.

Saygıyı, hoşgörü kültürünü zedeleyen “nefret söylemi”, çeşitli bakış açılarının adil şekilde değerlendirilmesini engeller. Çeşitliliğin güzelliklerini göz ardı eder.
Temelinde, önyargılar, ırkçılık, yabancı korkusu, yabancı düşmanlığı, tarafgirlik, ayrımcılık, cinsiyetçilik, homofobi yatan “nefret söylemi’nin yarattığı olumsuzluklar temel insan haklarının çiğnenmesine kadar uzanmaktadır. Kendisinden farklı olana, “ötekine” karşı olan tahammülsüzlüğün giderek arttığı toplumlarda yaşam haklarına müdahale edilecek noktaya ulaşılabilinir.

İnsanlar bir gruba aidiyetleri, hastalıkları, renkleri dolayısıyla küçük düşürülebilir, hedef gösterilebilir, önyargıların kurbanı olabilirler.
Medya, ırkçı nefret söylemiyle zaman zaman “ötekine” karşı eylemleri kışkırtır.
Birincil görevi kamu yararına dönük, gerçeği ortaya çıkarmak olan medya mensuplarının zaman zaman bu ilkeden uzaklaştıkları görülmektedir. Ötekileştirme, ırkçılık, cinsiyet ayrımcılığı, doğrudan doğruya insan haklarıyla ilgili ihlaller, nefret söylemleri, hedef gösterme medyada tehlikeli bir silah haline dönüşebilmektedir.

Nitekim Aleksander Satlaev olayında bilerek veya bilmeyerek bu türden hatalar işlenmiş ve adeta şiddet teşvik edilmiştir. Gazeteciler kendilerini savcı ve yargıç yerine koyup birtakım hükümler vermişlerdir. Olaylara ayna olacaklarına olaylara müdahil olmuşlardır.
MEK olarak tüm meslektaşlarımızı bu türden davranışlardan tenzih etmek arzusundayız.

MEDYA ETİK KURULU BASIN BİLDİRİSİ

3 Şubat 2021

DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ (DAÜ) BARIŞ İÇİN ARAŞTIRMA VE İLETİŞİM MERKEZİ’NİN VOLKAN GAZETESİ İLE İLGİLİ ŞİKAYETİ MEK TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLDİ

DAÜ Barış İçin Araştırma ve İletişim Merkezi tarafından Volkan Gazetesi’nin 26.01.2021 tarihli “Bu Nasıl Profesör?” başlıklı manşet haberi ile ilgili Medya Etik Kurulu’na (MEK) iletilen şikâyet, yönetim kurulunca değerlendirilmiş ve kurul, söz konusu haberin Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin 2’nci, 18’inci ve 21’inci maddelerini ihlal eder nitelikte olduğuna ve gazetenin kınanmasına karar vermiştir.

Söz konusu haberde Doğu Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Sözen’in Yeni Düzen Gazetesi’nde yayınlanan bir röportajındaki görüşlerinden yola çıkılarak Sözen’e kişinin mesleki saygınlığına gölge düşürecek ve hakaret içeren ifadeler kullanılmaktadır. Bu tür ifadeler, Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin 18. maddesi olan “Gazeteci, mesleki saygınlığa gölge düşürecek türden etkinliklerden ve görevlerden uzak durmalıdır.”, ve 21. maddesi olan “Gazeteci, kişi ve kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde aşağılayan, hakaret içeren ifadeler kullanmamalıdır” ilkelerini açıkça ihlal etmektedir.

Öte yandan, Kurul, Volkan Gazetesi’nin manşetinde yer alan “Bu Nasıl Profesör?” başlıklı haber, haber dili açısından değerlendirildiğinde tamamen yazarın şahsi fikirlerini içermekte olduğunu değerlendirilmiş ve haber Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin 2. maddesi olan “Haber, yorum ve görüşler okur ve izleyicinin yayının niteliğini anlayabilmesini sağlayacak biçimde, açıkça birbirinden ayrılmalıdır.” ilkesine ters düştüğüne karar vermiştir.

Kurulumuz, Volkan Gazetesi’nin daha önce de yaptığı etik ihlalleri göz önünde tutarak, oy birliği ile Volkan Gazetesi’nin kınanmasına karar vermiştir.

BASIN AÇIKLAMASI

15 Ekim 2021

Masumiyet Karinesine Yeterince Özen Gösterilmiyor

Medya Etik Kurulu (MEK), 20/09/2021 tarihinde Kıbrıs Manşet Gazetesi tarafından yayınlanan “Suçunu Kabul Etti” başlıklı haber ile ilgili Kurul’a yapılan başvuruyu değerlendirerek Kıbrıs Manşet Gazetesi’nin kınanmasına karar verdi. Kurul, şikayet üzerine yaptığı değerlendirmede Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin 1., 4., 11. ve 12. maddelerine aykırı yayın yaptığı tespit edilen Kıbrıs Manşet Gazetesi’nin kınanmasına karar verirken, benzeri habere yer veren ve zanlının elleri kelepçeli fotoğrafını yayınlayan diğer basın kuruluşlarını da yapılan haberlerde masumiyet karinesi konusunda hassasiyet göstermeleri gerektiğini anımsattı.

Medya Etik Kurulu’ndan yapılan açıklamada Kurul’un 12.10.2021 tarihinde gerçekleştirdiği toplantısında, müvekkili adına MEK’e şikayet başvurusunda bulunan Av. Mustafa Atakara’nın dilekçesinin değerlendirildiği kaydedildi. MEK açıklamasında, haberde sanık olarak dinlenen polis memurunun ifadesinin, iddia şeklinde aktarılmak yerine, zanlının suçunun sabit bulunduğu yönünde bir algı yaratacak şekilde başlık atıldığı belirtildi. Açıklamada, bu nedenle kurulun, gazetenin, Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin “Gazetecinin temel görevi, gerçekleri nesnel bir biçimde, çarpıtmadan, sansürlemeden aktarmaktır” şeklindeki 1. maddesi, “Basın yayın organları masumiyet karinesine saygılı olmalı, suçluluğu yargı kararıyla sabit olmadıkça herhangi bir kişiyi suçlu ilan edecek yayın yapmaktan kaçınmalıdır. Yargı süreci devam eden davalarda iddialar ve savunmalar adil ve dengeli biçimde aktarılmalıdır” şeklindeki 4. maddesinin ihlâl edildiği sonucuna varmıştır.

Bunun yanı sıra, MEK açıklamasında, habere konu zanlının izni olmadan ve elleri kelepçeli şekilde mahkeme kapısında çekilen fotoğrafının da kullanılmasının ve açıkça isminin belirtilmiş olması Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin “Üstün kamu yararı olmadıkça, sahibinin izni dışında belge, fotoğraf, ses veya görüntü alınmamalıdır” şeklindeki 12. maddesine aykırı davranıldığının tespit edildiği kaydedildi.

MEK açıklamasında, söz konusu şikâyete yönelik olarak Kıbrıs Manşet Gazetesi’nin kınandığı belirtilirken, kurul tarafından aynı konuda benzer haberlerin çeşitli yayın organlarında yine zanlı hakkında suçlu olduğuna ilişkin peşin yargı oluşturacak şekilde yayınlar yapıldığının tespit edildiği vurgulandı. Kurul, bu nedenle, yargı karar vermeden önce hiç kimsenin suçluluğunun ilan edilemeyeceği ve şahısların tutuklandıkları andan itibaren ‘zanlı’ olarak, dava sürecinde ‘sanık’ olarak adlandırılabileceği ve bir sanığın ancak davası sonuçlanıp mahkeme tarafından suçlu bulunduktan sonra ‘suçlu’ olarak adlandırılabileceği yönünde gazeteci meslektaşlarına bir kez daha hatırlatma ihtiyacını duymuştur. 

MEDYA ETİK KURULU MASUMİYET KARİNESİNE UYGUN YAYINLAR YAPILMASI KONUSUNDA UYARIDA BULUNDU

7 Ekim 2020

Medya Etik Kurulu, masumiyet karinesine aykırı yayın yapıldığı gerekçesiyle
kurula iletilen birtakım yayınları inceleyerek medya mensuplarına, gazetecilik
meslek ilkelerine saygı göstermeleri ve suçluluğu yargı kararıyla sabit olmayan
herhangi bir kişiyi suçlu ilan edecek yayınlardan kaçınmaları konusunda çağrıda
bulundu.

Açıklamada Medya Etik Kurulu Deklarasyonu’nun konuyla ilgili maddesi
anımsatıldı ve o maddenin şunları içerdiği belirtildi: “Basın yayın organları
masumiyet karinesine saygılı olmalı, suçluluğu yargı kararıyla sabit olmadıkça
herhangi bir kişiyi suçlu ilan edecek yayın yapmaktan kaçınmalıdır. Yargı süreci
devam eden davalarda iddialar ve savunmalar adil ve dengeli biçimde
aktarılmalıdır”.

Medya Etik Kurulu’ndan yapılan açıklamada kurula iletilen bazı şikâyetlerin
incelenmesiyle, gerek geleneksel medyanın gerekse çevirim içi bazı yayın
kuruluşlarının masumiyet karinesine aykırı yayın yaptıklarının saptandığı
belirtildi.

Henüz suçluluğu yargı tarafından karar altına alınmamış zanlıların
veya sanıkların açık isim ve fotoğraflarıyla birlikte, suçu işlemiş mealinde
yayınlar yapıldığı belirtilen açıklamada, söz konusu yayınların hem insan
haklarına hem de meslek etik değerlerine aykırı nitelikte oldukları ifade edildi.

Zanlıya veya sanığa ait bilgilerin açık bir şekilde verilmesinin, kişilerin suçlu
olduğu önyargısı doğurmakta olduğu hatırlatılan MEK açıklamasında, sözü
edilen yayınların suçluluğu kesinleşmemiş sanıkların daha sonra beraat etmiş
olsalar bile toplum içindeki statüleri, şeref ve haysiyetleri olumsuz yönde
etkilenmesine sebep olduğu vurgulandı.

MEDYA ETİK KURULU

 

MEDYA ETİK KURULU’NUN KADINA ŞİDDET HABERLERİNE İLİŞKİN BASIN BİLDİRİSİ

14 Mayıs 2020

Medya Etik Kurulu takriben 10.05.2020 tarihinde ve onu takip eden günlerde basın-yayın organlarında ve sosyal medyada kadına karşı yapılan şiddet haberleri ile ilgili bir açıklama yaptı.

Medya Etik Kurulu, söz konusu haberlerde kullanılan fotoğrafların mağduru teşhir eder ve ona zarar verir nitelikte olduğunun altına çizdi. Medya Etik Kurulu keza fotoğraflarla resmedilen fiziksel zararın boyutunun bariz olmasının toplumda infial yaratabileceğini ve bu gibi yayınlardan kaçınılması gerektiğini belirtti.

Buna ilaveten Medya Etik Kurulu, bilhassa adli haberlerde gazetecinin amaç ve görevinin toplumu taraf tutmadan bilgilendirmek olduğunu, hukukun temellerinden birini oluşturan masumiyet karinesine saygı gösterilmesi gerektiğini ve sırf sansasyon yaratmak maksadı ile basın yayın organlarının kendilerini yargıç yerine koyarak bir suçun işlenip işlenmediğine karar veremeyeceğini hatırlattı.

Medya Etik Kurulu, kadına şiddet haberlerinin şiddeti haklı gösteren, özendiren ve kışkırtan, nefret ve düşmanlığı körükleyen nitelikte olmaması gerektiğini ve bunun da meslek etiğinin gereği olduğunu vurguladı.